Bazı müzikler ve kimi marşlar ile kimi gruplar ortasında farklı bir bağ bulunur. Bir Beşiktaş maçına giden herkesin, maçtan çıkarken -hele de keyifli bir maç olmuşsa- lisanına Hakan Peker’in Ateşini Yolla Bana müziği takılır. Bu müzik Kadıköy’de yerini Samanyolu’na bırakır. Galatasaray’ın tribünlerinde ise Sezen Aksu’nun Olmaz Olsun müziği, “Gerçekleri Tarih Yazar” tezahüratının altyapısını oluşturur.
Tribünler için müzikler ve marşlar yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında da kıymetli yer fiyat. Liverpool ile özdeşleşen You’ll Never Walk Alone, ekiple ilgisi olmadan yazılmış bir müziktir. Manchester City taraftarları için Hey Jude olmazsa olmazdır.
Her ne kadar Türkiye katılamadığı için bizim açımızdan sönük geçiyor olsa da, Dünya Kupası bu sporun ülkeler seviyesindeki en büyük aktifliği. Turnuva heyecanını canlandırmak için gelin tribünlere birlikte kulak verelim.
Herkesin birinci öğrendiği marş: The Fans – Ole Ole Ole
Futbolun en üniversal müziği olabileceğini düşündüğüm The Fans’ın Ole Ole Ole müziği listenin en başında yer alıyor. “Oleeey oley oleeey şampiyooon Türkiyeee!” üzere tezahüratlar aslında bu müzikten türemiştir.
Güney Amerika futbolu bir müzik olsa bu olurdu: Dale Dale Boca
Açık orta farkla en sevdiğim yabancı tribün bestesi olan Dale Dale Boca, eğlenceli ve süratli yapısı, dinleyene çabucak geçen adrenalin hissi ile gerçek bir tribün bestesi. Esasen marşta kullanılan enstrümanlar da her tribünde olan enstrümanlar.
Bir kuşak palavra yanlış söyledi: Ricky Martin – La Copa De La Vida
Bir öteki ikonik dünya kupası müziği olan La Copa De La Vida, 1998’de Fransa’da düzenlenen kupanın resmi müziğiydi. Herkesin lisanına düştü, şimdiki üzere müzik kelamlarına internetten erişim olmadığı için herkes un-dos-tres’ten sonrasını uydurdu. Ricky Martin global şöhret olup Türkiye’ye de geldi, Hülya Avşar canlı yayında poposunu avuçladı.
Her ülkeye başka ayrı uyarlandı: K’Naan – Wavin’ Flag
Türkiye dışında her ülkeye başka farklı uyarlanan bu müzik da tekrar bir gazlı içecek firması olan Coca-Cola’nın eserlerinden. Herkese bayraklarını alıp stadyumları doldurması için ilham veren, oyunun ruhuna hitap eden bir marş.
Bir jenerasyonu ördek üzere “Vaka Vaka” diye gezdiren müzik: Shakira & Freshlyground – Waka Waka
Bütün ulusal bayramlarda en az bir dans gösterisinde kullanılan müziklerden biri de Waka Waka oldu. Shakira’nın yapması görece kolay olan dansı çabucak her yerde taklit edildi. Müziğin klibinde tanışan Shakira ile Pique evlendi.
Dünyanın en Jamaika işi müziği: Reggae Boyz – Rise Up
Yine Fransa 1998’den bir müzik olan Rise Up, o periyot Jamaika’nın en kıymetli sanatkarlarını da bir ortaya getirmişti. Ülkemizde pek bilinmese de bu müzik dünya çapında çok tuttu, ayrıyeten pek çok cover’ı yapıldı.
Daha uygununun gelmesi çok sıkıntı olan Tarkan – Bir Oluruz Yolunda
Biz turnuvaya gidemiyoruz diye turnuva listesinde müziğimiz da mı olmasın? Ülkemizde futbol denildiğinde, ulusal ekip denildiğinde akla gelen birinci müzik elbette ki Tarkan’ın Bir Oluruz Yolunda isimli kesimi. Hatta bana kalsa her turnuva yeni müzik bulmak için uğraşmaya gerek yok, en son yeniden dönüp dolaşıp herkes bunu söylüyor.
Futbolun mucitlerinden: Three Lions
Futbolu icat etmelerine ve Premier League üzere bir lige sahip olmasına karşın İngiltere, büyük turnuvalarda pek de başarılı değil, şimdiye kadar sadece kendi ülkelerinde düzenlenen 1966 Dünya Kupası’nı kazanmayı başarabildiler. Three Lions da İngiltere’nin takım ambleminden gelen bir isim.
Pitbull’un ıslık çalana bile feat yaptığı vakitlerden We Are One (Ole Ole)
2014 Dünya Kupası’nın resmi müziği olan We Are One, Pitbull, Jennifer Lopez ve Claudia Leitte imzasını taşıyan eğlenceli bir müzikti. Tahminen bugüne kadar yazılmış en âlâ turnuva müziği değildi lakin hepimizin kulağının aşina olduğu bir modüldü.
Belki de turnuvaya en uygun müzik: A Special Kind of Hero
1986 Dünya Kupası için bestelenmiş olan A Special Kind of Hero, Stephanie Lawrence tarafından seslendirilmişti. 1986 Meksika’nın yapısına daha uygun bir şarkı bulmak belki de mümkün değildi, zira o turnuvaya gerçekten de özel bir kahraman damgasını vuracaktı: Diego Armando Maradona.
Turnuvanın Asya’ya taşınmasının tesirini gösteren Boom
Güney Kore/Japonya iştirakinde gerçekleştirilen 2002 Dünya Kupası’nın şarkısı bizim için Bir Oluruz Yolunda olsa da, Anastacia’nın Boom kesimi dünya çapında çok tanınan olmuştu. Kore ve Japonya’da yükselen trendlere uygun olarak bestelenen müzik vakit içerisinde unutulmaya yüz tutsa da turnuvada büyük dikkat çekmişti.
